
Anksiyete bozuklukları, en yaygın görülen mental sağlık sorunları arasında yer alır ve gebelik sırasında kadınları önemli ölçüde etkileyebilir. Her 5 erişkinden birinin yaşamı boyunca kaygı bozukluğu ile karşılaştığı bildirilmektedir. Kadınlarda erkeklerden 1,5 kat daha sık izlenir. Ara sıra endişelenmek normal olsa da, sürekli ve yoğun bir anksiyete günlük yaşamı olumsuz etkileyebilir ve tıbbi müdahale gerektirebilir.
Anksiyete; yaygın anksiyete, panik bozukluğu, sosyal anksiyete bozukluğu (sosyal fobi) şeklinde alt gruplara ayrılabilir. Çoğu zaman endişe yaratan konu gerçekçidir, ancak endişe düzeyi beklenenin çok üzerindedir.
Bu yazıda, gebelik anksiyete bozukluklarının nedenleri, gebe olan ve olmayan kadınlar arasındaki farklar, tanı ve tedavi yöntemleri ele alınacaktır.
Gebelik Anksiyete Bozukluklarının Nedenleri Nelerdir?
Gebelikte anksiyete, biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin bir kombinasyonundan kaynaklanabilir. Bu faktörler:
Hormonal Değişiklikler: Gebelik sırasında kan östrojen ve progesteron düzeylerinde ortaya çıkan dalgalanmalar, duygu durumu düzenleyen serotonin gibi nörotransmitterleri etkileyerek beyin kimyasını değiştirir. Hızlı hormonal değişiklikler, anksiyeteye yatkınlığı artırabilir.
Gebelik ile İlgili Korkular: Birçok kadın düşük yapma, gebelik süreci, doğum süreci veya bebeğin sağlığıyla ilgili korkular yaşayabilir. İlk kez anne olacak kadınlar ebeveynliğe hazır olmadıklarını hissedebilirken, önceki gebeliklerinde komplikasyon yaşamış kadınlar bu durumun tekrar etmesinden endişe duyabilir.
Kişisel veya Ailede Anksiyete Geçmişi:Anksiyete bozukluğu geçmişi olan veya ailesinde psikiyatrik sorunlar bulunan kadınlar, gebelik sırasında anksiyete geliştirme açısından daha yüksek risk altındadır.
Sosyal ve Çevresel Faktörler:Stresli yaşam olayları, maddi zorluklar, sosyal destek eksikliği veya ilişki sorunları anksiyeteye katkıda bulunabilir. Yüksek stresli ortamlarda yaşayan veya aile içi şiddetle karşı karşıya kalan kadınlar kaygı bozukluklarına daha açıktır..
Fiziksel Değişiklikler ve Rahatsızlıklar: Gebelikle ilişkili semptomlar, örneğin mide bulantısı, yorgunluk ve fiziksel rahatsızlıklar, stres ve anksiyete duygularını artırabilir.
Gebe Olan veya Olmayan Kadınlar Arasındaki Anksiyete Tablosu ile İlgili Farklar Nelerdir?
Gebelik, anksiyete şikayetlerini arttırabailecek çok farklı koşullara neden olur,
Gebeliğe Özgü Endişeler:Gebe kadınlar genellikle bebeğin sağlığı, doğum ve doğum sürecindeki riskler ile bir yenidoğana bakma becerileri konusunda endişelenirler. Bu tür kaygılar, gebe olmayan kadınlarda görülmez.
Fiziksel Semptomlar:Gebelikle ilişkili semptomlar, örneğin çarpıntı, nefes darlığı ve yorgunluk, bayılma hissi, anksiyete semptomlarını taklit edebilir veya kötüleştirebilir. Bu durum, gebelikte ortaya çıkan fizyolojik değişiklikler ile klinik anksiyete arasındaki ayrımı zorlaştırabilir.
Hormonal Etki: Gebelik sırasında hormonal değişiklikler duygusal tepkileri yoğunlaştırabilir ve hamile kadınları anksiyeteye daha duyarlı hale getirebilir. Hamile olmayan kadınlar bu tür hormonal dalgalanmaları yaşamaz.
Bebek Üzerindeki Etkisi: Gebelik sırasında ortaya çıkan veya ağırlaşan anksiyete, fetal gelişimi etkileyebilir ve erken doğum, düşük doğum ağırlığı ve gelişimsel gecikme riskini artırabilir. Gebe olmayan kadınlar bu ek endişeyle karşı karşıya değildir.
Gebelikte Anksiyete Tanısı Nasıl Konulur ?
Gebelikte anksiyetenin tanısı, bir psikiyatri uzmanı tarafından dikkatli bir değerlendirme gerektirir. Anksiyete ile başvuran bir gebe, aşağıdaki şikayetlerle karşılaşabilir,
Kontrol edilmesi zor olan aşırı endişe.
Huzursuzluk veya gergin hissetme.
Konsantrasyon güçlüğü.
Sinirlilik.
Kas gerginliği.
Uyku bozuklukları, örneğin uykuya dalmada veya uykuyu sürdürmede zorluk.
Anksiyetenin şiddetini değerlendirmek için Genelleşmiş Anksiyete Bozukluğu-7 (GAD-7) gibi anket-klinik soru formlarını kullanır. Gebelikle ilgili stres ile klinik anksiyete arasındaki farkı ayırt etmek önemlidir.
Gebelikte Anksiyete Nasıl Yönetilir?
Gebelikte anksiyetenin yönetiminde, hem anne hem de bebeğin güvenliğini sağlamak için kişiselleştirilmiş bir yaklaşım gerekir. Tedavi seçenekleri aşağıdakilerden bir veya birkaçını içerir.
Yaşam Tarzı Değişiklikleri:
Egzersiz: Düzenli fiziksel aktiviteler, örneğin yürüyüş veya prenatal yoga, endorfin salgılayarak ruh halini iyileştirir ve anksiyeteyi azaltır.
Sağlıklı Beslenme: Bol miktarda meyve, sebze ve tam tahıl içeren dengeli bir diyet, kan şekeri seviyelerini dengeleyerek anksiyeteyi azaltabilir.
Uyku: Yeterli dinlenme, stresi yönetmek için çok önemlidir. Gebeler gecelik 7–9 saat uyumayı hedeflemelidir.
Rahatlama Teknikleri: Derin nefes alma, meditasyon ve progresif kas gevşetme gibi uygulamalar zihni ve bedeni sakinleştirmeye yardımcı olabilir.
Davranışsal Terapi:
Bilişsel Davranışçı Terapi (CBT): Bu kanıta dayalı terapi, kadınların anksiyeteye katkıda bulunan olumsuz düşünce kalıplarını tanımlamasına ve değiştirmesine yardımcı olur. CBT, hamilelik sırasında son derece etkili ve güvenlidir.
Destek Grupları: Bir doğum öncesi destek grubuna katılmak, duygusal güvence sağlayabilir ve yalnızlık hissini azaltabilir.
Farmakolojik (İlaç) Tedavi:
Şiddetli vakalarda,psikiyatri uzmanları ilaç tedavisi önerebilir. Seçici Serotonin Geri Alım İnhibitörleri (SSRIs), içinde bazı ilaçlar reçete edilebilir ve bu ilaç grubunda gebelik sırasında kullanılabilen farklı moleküller var olup yarar-zarar dengesi göz önünde bulundurulmalı, ilaç seçiminde psikiyatri uzmanı ile kadın hastalıkları- doğum uzmanı beraber karar vermelidir.
Benzodiazepin grubu ilaçlardan bebeğe potansiyel etkileri ve bağımlılık riski nedeniyle genellikle hamilelik sırasında kaçınılır, ancak nadir durumlarda sıkı tıbbi gözetim altında kullanılabilir.
Sosyal Destek:
Eş, aile ve arkadaşlardan oluşan güçlü bir destek ağı oluşturmak, stresi azaltmaya yardımcı olabilir. Sevdiklerinden gelen duygusal destek, anksiyetenin yönetiminde önemli bir fark yaratabilir.
Farkındalık ve Doğum Öncesi Eğitim:
Farkındalık temelli stres azaltma (MBSR) programları ve doğum öncesi eğitim sınıfları, kadınların doğuma ve ebeveynliğe daha hazırlıklı hissetmelerine yardımcı olarak anksiyeteyi azaltabilir.
Gebelikte Anksiyetenin Tedavi Edilmesi Neden Önemlidir?
Tedavi edilmeyen anksiyete, hem anne hem de bebek için ciddi sonuçlara yol açabilir. Riskler şunları içerir:
Erken doğum,
Düşük doğum ağırlığı,
Doğum sonrası depresyon,
Doğumda düşük Apgar skoru,
Bebekle bağ kurmada zorluk.
Erken yardım alarak, kadınlar mental sağlıklarını iyileştirebilir ve daha sağlıklı bir gebelik ve doğum sonrası deneyim sağlayabilir.
Anksiyete bozukluğunun şikayetleri doğum sonrası dönemde de karşımıza çıkabilir. En sık ortaya çıktığı zaman dilimi doğum sonrası ilk 6 haftadır, bazen şikayetler lohusalık hüznü ve doğum sonrası depresyonunun şikayetleri ile karışabilir. İki problem beraber olduğunda klinik tablo daha ağır olabilir.
Sonuç
Gebelik sırasında kaygı bozuklukları yaygındır, ancak farkındalık ile ile zamanında saptanıp doğru destek ve tedavi ile yönetilebilir. Ortaya çıkmasına neden olan veya kolaylaştıran nedenleri anlamak, gebe olan ve olmayan kadınlar arasındaki farkları tanımak ve zamanında teşhis ve bakım almak, hem anne hem de bebek için daha sağlıklı bir hamilelik sürecini garanti edebilir.
Gebelik sırasında anksiyete yaşıyorsanız, psikiyatri uzmanınıza başvurmaktan çekinmeyin.
Okuma Önerileri
Comments